Kalplerin Keşfi
Mükâşefetü’l-Kulûb adlı kitabın tercümesidir. Ali Kaya’nıın titiz çalışma ürünü olan bu eser mükemmel bir tasnifle müslüman kimliğin ve İslâmî bir hayatın ölçü ve sınırlarını belirler. İnsanın hem iç dünyasını hem dış yaşantısını Cenâb-ı Hakk’ın muradına göre göre tanzim ve tezyin etmeyi öğretir.
İman ve İslâm’ın Vasıfları:
İmâm-ı Gazâli Hazretlerinin bu eseri oraya İslâmî yaşayışı yerleştirmeyi hedefler. Büyük bir ehemmiyeti haizdir. İçerisinde tam 111 müstakil bölüm (konu) yer almaktadır.
Mükâşefetü’l-Kulûb konu itibariyle tasavvufî bir eserdir. İçerik itibariyle kalpleri hassas bir İslâmi hayata sevk etmeyi, oraya saf bir İslâmî hayatı sıkıştırmayı hedef edinen bir eserdir. Başka bir tabirle anlatmak gerekirse Mükâşefetü’l-Kulûb bir "Kalpleri İhyâ” kitabıdır. Durumlarını tespit ve keşfedip aralayarak, ortaya çıkararak ıslaha çalışmayı öğreten bir e- serdir. Esasen tasavvuf denince de akla ilk gelen, erbabınca bu mânâ olur. Tasavvuf kalp ile meşgul olan bir ilimdir. Malûmdur ki, kalp nasıl olursa dış âzâ ve yaşayış da ona uygun bir manzara arz eder.
Allah Teâlâ’nın; "Her kulun kalbini günde birkaç kere kontrol ettiği” hadisinin mânâsına itibarla tasavvufta amellerin zuhur mahalli olan kalp ele alınmıştır. Bu her İslâm âliminin, Hakka ubûdiyyete kendini adamış her âbid ve zahidin başta ya da sonda yaşadıkları bir hayat tarzıdır. Cenâb-ı Hakk’ın her gün ziyaret ettiği kalp hiç şüphesiz ki temiz olmaya lâyıktır. Çünkü bir kulun, Rabbine karşı (kölenin efendisine misali) edep kaidesidir. Edebi olmayan bir kulun Rabbi yanında itibarı olmaz. Hâlbuki bir köle için gaye, efendisinin teveccühünü kazanmasıdır. Kulun saadet ve huzuru da buna bağlıdır. Bu bakımdan kalp, kalplerin keşfi ve hâllerin bilinmesi ( Mükâşefetül Kulûb ) gayet mühimdir.
İmam-ı Gazâli ve benzeri âlimler bugün semeresine her zamankinden fazla muhtaç olduğumuz kalp ile ilgili böyle bir çalışmayı asırlarca önce yapmışlar ve bu sahada eserler yazmışlardır. Ancak bu gibi âlimler böyle eserleri yazmadan önce ya da yazarlarken konu edinilen tasavvufî hayatı yaşamışlardır. İmam-ı Gazâli bu zatların başında gelir.
Eserleri diğer tasavvuf erbabına nazaran kuvvetli bir İslâm kültürünü ihtiva eder. O her tasavvuf! konunun İslâm’ın başlıca kültürü olan âyet ve hadislerle ele almıştır. Ayet ve hadise uyacak tarzda işlemiştir. Meseleyi İslâm kültürü ile bağdaştırmıştır. Bu bakımdan o, ilim adamları arasında diğer mevzularda olduğu gibi bu mevzuda da güven ve itibarca başta gelir. Okuyucu halk için de böyledir. Denebilir ki; Eserleri en dikkatli, en çok okunan bir İslâm âlimidir.